Herkes çikolatalı pastayı çok sever. Ama siz sevmiyorsunuz. Sonra bir gün arkadaşınız size herkes sever düşüncesiyle çikolatalı pasta getirse şöyle bir tepki vermez misiniz: ''canım çok düşüncelisin teşekkür ederim çok mutlu oldum''... Yoksa şey mi dersiniz: ''ben çikolatalı pasta sevmem ki.''
İlk tepkiyi verirsiniz çünkü arkadaşınız sizi düşünüp, bir şeyler yapmak istemiştir. Emek vermiştir nihayetinde. Sizin mutlu olduğunuzu görmek istemiştir. Aslında arkadaşınızın size getirdiği şey pasta değil ''değerdir.'' Yapılan her şeyin sebebi size gösterdiği değerin bir ürünüdür. Ve sizin ben çikolatalı pasta sevmem ki sözünüz verilen değeri çöpe atmak olur. Değersiz insan yoktur ki kendi değerini düşüren insan vardır.
Ben şeyi de anlamıyorum mesela örnek veriyorum birine seni seviyorum diyorsunuz karşılığında bir şey beklemiyorsunuz sadece söylemek istediniz, o kadar. Ama aldığınız cevap aynen şu oluyor: ''ben seni üzerim ki''... Düşünün şimdi cevabın ne kadar saçma olduğunu. Saçma geliyor değil mi. Sevilmekten daha güzel bir şey var mı hayatta. En azından sevgisini kabul edip teşekkür etmeli karşı taraf. Etrafta bu kadar çok örnek varken o kadar çok kişi içinde tutuyor ki bunu, yazık. ''Aman sevdiğimi öğrenmesin, sonra iyi niyetimi suistimal eder'' Neden bu cümleyi kuruyoruz ki. Düşünsenize o kadar saçma ki. Korkarak sakladığımız şey pırıl pırıl sevgi ya.
Size verilen sevgiyi en azından alıp teşekkür etmelisiniz ve onu değerli eşyalarınızın yanına koymalısınız. Hatta belki de çikolatalı pasta sevmemelerine rağmen zamanında yedikleri bayat pastalar yüzünden tekrar şanslarını bile denemiyorlar. Bu o kadar acizce ki.
Şimdi;
Hastalıklı beyinlerinizin ürettiği tüm o ön yargıları, geçmişten kurtulamıyorum napıcamlı düşüncelerinizi bir kutuya koyup denize fırlatın ve arkanıza bile bakmadan yürüyün. Sadece yürüyün. Yoruldunuz mu? bakın tam karşınızda duran mor arabanın önünde bir kafe var. Oraya gidin ve bir porsiyon çikolatalı pasta söyleyin.
Tadı hoş gelmeye başladı di mi.. Evet, başardınız işte. Bakın ne kadar kolaymış.
Hayat yeniden başlıyor...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Öne Çıkan Yayın
Hayat Felsefesi Yapılabilecek Sözler
''new york, california'dan üç saat uzakta ama bu california'yı yavaş kılmaz. kimisi 22 yaşında mezun olur ama iyi bir iş bu...
-
"el ele yürümek- bunu yapabilecek miyiz?" diye sormak istemiştim sana: - herhalde -galiba kemal demirel'den yıllar önce işitt...
-
Bu eylemin ucu bucağı yok arkadaşlar. tam yatağa yatılır uykuya hazırlanırken bir konu gelir akla. hey lanet olası pislik gelme dediyseniz d...
-
‘’Hangi dilden olursa, bir şarkı isterim. İçimde kırık dökük besteler dolaşır. Kalbim avucumdadır artık, bir sahilden sesler gelir, kaybolu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder