26 Nisan 2014 Cumartesi

Korku, mutluluğun şekerini azaltır derler-miş...

Bir açıklamam yok, insanların bana hissettirdikleri duygular için. Çabalarımın karşılığı bu mu demekten bıktım. Daha önce de aynısı olmuştu diyebildiğim günden beri içimde bir koyvermişlik var. Beni şaşırtacak bir şey olmayacağını bildiğim için umursamıyorum. Hepsi bu.
Korkuyorum. Beni mutlu eden ne varsa kaybetmekten korkuyorum. Vazgeçmeyeceğim, duymaktan, görmekten mutlu olduğum şeyler, mutsuz olduklarımın yanında birer dev çünkü.
Kaybedecek zamanım yok. Çok zaman kaybettim. Bir şeyleri değiştirmeye çalışmak zaman kaybıdır. Gülmeye, sarılmaya, mutluluğu hissetmeye ihtiyaç duyarken, zamanın bunlarsız kaybolması beni rahatsız ediyor. Değişebileceğine inandığım bazı şeyler yok değil. Şartlar mesela..Mesela başka bir yerde hayalini kurduğun yaşama ait olmak ve bunların hepsini hayalini kurduğun kişiyle yapabilmek. Bazen  şartlar değişir, bu kesin.İnanırsak olur, inanırsan ve tutkuyla bağlanırsan elde edersin. Bu düşünceyi ömrümün sonuna kadar entegre etmiş vaziyetteyim. Sonuçta ''inanç'' güzel şey.

Ben yine de; Kahveden aldığım o ilk yudumun verdiği ''her şey güzel olacak'' hissini hiçbir şeye değişmem.

3 yorum:

  1. Çok sıkıldım. Ama öyle can sıkıntısı gibi değil bu. Hani bir Pazar uyanırsın, çok güzel bir aile kahvaltısı edersin, kahvenizi içersiniz ve sonra evdekiler kendi hallerine dönerler. Sen odana çekilirsin. Önce yatağa uzanırsın, tavana boş boş bakarsın. Belki müzik açıp dinlersin. Kalkarsın bilgisayarın başına geçersin. Ama oynadığın hiçbir oyun yada baktığın hiçbir eğlenceli sosyal platformlar seni tatmin etmez. Oflamaya başlarsın. İçine bir sıkıntı düşer gibi olur. Duvarlar üstüne üstüne gelir. Hele bir de hava kapalıysa, of ki ne of. Bunalırsın, nefes alamıyormuş gibi olursun. En azından ben… Neredeyse her Pazar, bir işimin olmadığı her Pazar aynı sıkıntıyı yaşadım. Kimseye anlatmadım. Ta ki bugüne kadar. İşte aynı o Pazar günü gibiyim şu an da. Ve uzun zamandır aynı his içindeyim. Hiç Pazartesi olmuyor, olmayacakmış gibi. Aşırı durgun, aşırı hissiz, aşırı yalnız...

    YanıtlaSil
  2. Pazartesi günleri okulum yok. Evdeydim yani. İşim vardı ama çıkmak istemedim. Uzun zamandır pazartesi sendromu yaşamıyorum bu iyi fakat pazar gününün bunaltıcı etkisi pazartesi de devam ediyor bu kötü. Sabah uyandım kahvaltı etmedim öğle oldu bir şeyler atıştırdım. Sonra evde kimse kalmadı. Kahve yaptım odama çekildim. Kaybedenler kulübünü izledim yine depresyona girdim. Bomboş bir gün geçirdim yapayalnız. Boşuna yaşadım sanırım bugün, boşuna nefes aldım. Bana anlatmayacaksın da kime anlatacaksın allah aşkına sen blogumun hayaletisin bu yüzden zaman ve mekan kavramı sana işlemez yani ''istediğin zaman'' anlatabilirsin. İster ararsın ister yazarsın ruh haline bıraktım. Ben yanındayım senin, her zaman.. Belki hemen pazartesi olmaz ama yalnızlığı pay ederiz, böylesi daha kolay olur belki.. Ne dersin, olur mu?

    YanıtlaSil
  3. "Hayalet" sevdim bunu. Fakat dediğin gibi hayaletken sana söz vermek pek doğru olmaz. Ama ne zaman istersen ben yanındayım. Ne zaman görmek, konuşmak, paylaşmak ve koşmak istersen...

    YanıtlaSil

Öne Çıkan Yayın

Hayat Felsefesi Yapılabilecek Sözler

''new york, california'dan üç saat uzakta ama bu california'yı yavaş kılmaz. kimisi 22 yaşında mezun olur ama iyi bir iş bu...