''new york, california'dan üç saat uzakta
ama bu california'yı yavaş kılmaz.
kimisi 22 yaşında mezun olur
ama iyi bir iş bulana kadar beş yıl harcar.
kimisiyse 25 yaşında ceo olur
ama 50 yaşında ölür.
bir başkası 50 yaşında ceo olur
ama 90 yaşına kadar yaşar.
kimisi hâlâ yalnızdır.
kimileriyse evlenmiştir.
obama 55 yaşında emekli oldu
trump ise 70 yaşında işe başladı.
bu hayatta herkesin kendi zaman dilimi vardır.
çevrendeki insanlar senin önündeymiş gibi gelebilir
kimileri de arkandaymış gibi hissedebilirsin.
ama herkes kendi yarışını, kendi zaman diliminde verir.
onlara özenme, onlarla alay etme.
onlar kendi zaman diliminde, sen kendi zaman dilimindesin.
hayat harekete geçmek için doğru anı beklemekten ibarettir.
o yüzden, sakin ol.
geç kalmadın.
erkenci değilsin.
tam da zamanındasın. "
One More Cup Of Coffee
20 Eylül 2018 Perşembe
Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
''bu dünyaya yalnız geldim yalnız giderim saçmalığı değil. yalnız
gelmedim çünkü annem yanımdaydı, yalnız gitmiyorum çünkü sen varsın.
diğer taraf diye bir şey varsa orada görüşürüz. yoksa da seni tanımak
benim cennetimdi."
6 Eylül 2017 Çarşamba
Eylül 2017.
Seninle ilk kez yan yana geldiğimizde kavuşamadığımızı anlamıştım. Vedalaşmak da gereksizdi bu yüzden.
4 Nisan 2017 Salı
Nisan 2017.
yeniyi bulmak...''eski'' olanın yanlışlığından ya da hissiyatını kaybetmişliğinden değil de, değişimin, öğrenmenin, keşfetmenin elzemliğinden belki de...bazen üstüne koyup çoğalırken, bazen ne bilirsen bil, ne kadar yaşamış olursan ol, hep bir şeyler karşısında hayatta ilk adımlarını atan bir çocuk tecrübesizliğinde ve heyecanında olmak için yeniyi bulmak...
kendini tekrar etmenin boğucu ruhsuzluğundan, kemikleşmiş inançlardan, kalıplaşmış geyik muhabbetlerinden, kendini koruma adı altında sadece körelmek ve yok olmaktan, yaşayan bir ölü haline gelip eriyip yitmektense, canlı olanı, riskli olanı, alışık olmadığın, seni ürküten, kolayca çözüp atlattığın her şeyden farklı, aldığın her nefesi biraz daha hissettiren, biraz da düşündüren neyse o'nu bulmak...içinde bulmak... dışarıda bir yerde değil, içinde bulmak... kimseye karışmadan, kimseyi karıştırmadan...
kendini tekrar etmenin boğucu ruhsuzluğundan, kemikleşmiş inançlardan, kalıplaşmış geyik muhabbetlerinden, kendini koruma adı altında sadece körelmek ve yok olmaktan, yaşayan bir ölü haline gelip eriyip yitmektense, canlı olanı, riskli olanı, alışık olmadığın, seni ürküten, kolayca çözüp atlattığın her şeyden farklı, aldığın her nefesi biraz daha hissettiren, biraz da düşündüren neyse o'nu bulmak...içinde bulmak... dışarıda bir yerde değil, içinde bulmak... kimseye karışmadan, kimseyi karıştırmadan...
31 Aralık 2016 Cumartesi
Dear 2016,
Sana geri dönüp tebessüm ile bakıyorum.Zor bi yıldı. Gerçekten zordu. Sadece benim için değil milyonlarca kişi için... Sevdiklerimizi bizden aldı. Görmediğimiz sahnelere tanıklık ettirdi. Kendi hayatım, sevdiklerimin hayatı için korkmanın ne demek olduğunu gösterdin bana. Hayatın tek bir parmak hareketiyle alınabilecek kadar narin olduğunu... İnsanların inandıkları şeyler için neler yapabileceğini... Ayakta kalmayı öğrettin bana. Bacaklarım ne kadar titrese de vücudumdaki her bir kas yığılıp kalmamı istese de ayakta kalmayı, devam etmeyi öğrettin. Sevdiklerime gerçekten sarılmayı öğrettin. Benim için bir sürü ilklere sebep oldun. Yeni büyük bir adım attık geleceğimize doğru. Mutluluğun geleceği düşünürken değil anı yaşarken yakalandığını, gerçekten büyük sandığım o yirmiiki yaşımın aslında sadece bir yirmiikiden ibaret olduğunun farkına vardım. Düştüm, kalktım, geleceği sorguladım. Bazen de sadece geleceği sorgulayabildiğim için şükrettim.Hayatın mükemmel olmadığını, olamayacağını ama bazen çok çok yaklaştığını gördüm. Genel olarak keyifsiz bir yıldı, karanlık zamanlardan geçtik ama hepimiz hayatın devam ettiğini öğrendik. Hepimiz hırpalansak da burdayız ve hepimiz her gecenin eninde sonunda yerini yepyeni bir güne bıraktığını biliyoruz. Hayallerimiz ve umutlarımızla seni geride bırakırken sana yine de teşekkür etmek istiyorum. Bizi öyle ya da böyle bir şekilde güldürdün, sevdiklerimize kavuşturduğun, büyüttüğün ve güçlendirdiğin için...Unutulmayacaksın 2016.
27 Mayıs 2016 Cuma
Yıldızlararası
insan ve varoluşunu anlatan çok özel bir film. fakat filmi anlatmayacağım. onu da tartışırız isterseniz(zira böyle önemli filmler hakkında saatlerce yorum yapabilirim^^).
yıldızlar arası demek bir bakımdan zamanlar arası demektir. başımızı kaldırıp yıldızlara baktığımızda gördüğümüz manzara ne o ana ne o yere aittir. gördüğümüz, gerçekte farklı zaman dilimlerine ait şu an orada var olmayan hatta var bile olamayabilecek 'yıldız' görünümlerine aittir.
çocukken yıldızlara bakar ve hayali bir teknolojiyle bu yıldızlardan dünyaya ait manzaraları çoklu tv ekranlarından seyrettiğimi hayal ederdim. önce 500 ışık yılı uzaklıktaki yıldıza gider istanbul'un fethini izler, istanbul'a bir kez daha aşık olurdum. sonra 100 ışık yılı uzaklıktaki yıldıza gider biraz dinlenir değişimi izlerdim. dinazorların dünyaya hükmedişini ve aynı anda ortadan kalkışını seyredebilirdim. tüm 'tarihi vakalar' aynı anda ekrana yansırdı. bir yıldızdan doğumunu gördüğüm sevdiklerimin diğer bir yıldızdan nasıl büyüdüklerini seyrederdim, bir sonraki yıldızdan belki de toprağa nasıl verilişlerini... hayır hayır bunu görmemek için bambaşka bir yıldıza geçerdim. mutlu olduğum anlarda nasıl göründüğümü izlerdim.
tüm ekranları onların şimdisinden, benim şimdime taşır; zaman benim için hapishane olmaktan çıkardı.
2 Nisan 2016 Cumartesi
Tesadüf
''Bir keresinde “Sence tesadüf nedir” diye sormuştum.
O gözlerini kısmış, dudaklarını şişirmiş, parmaklarının ucuyla çenesini ovaladıktan sonra hiç unutamadığım o cevabı vermişti:
“Tesadüf bilinçaltımızdır.”
Tesadüf dediğimiz, hayatımızın beklemedik, tahmin edilmedik olaylara ve insanlara olan kesişmelerine bize bilinçaltımızın hazırlayıp sürüklediğini, bilinçaltımızda öyle biz hazırlık olmasa rastladığımız olayların ve insanların yanından, onları fark etmeden geçip gidebileceğimizi düşünüyordu.
Bazen kaderimizi belirleyen tesadüfler aslında bizim bulmak istediğimiz ama bunun farkında olmadığımız olaylar ve insanlardı.
Tesadüfleri,onları çok yadırgamadan hayatımıza almamız, onları kendi geleceğimize katmamız, onları zaten istememizdendi. ''
O gözlerini kısmış, dudaklarını şişirmiş, parmaklarının ucuyla çenesini ovaladıktan sonra hiç unutamadığım o cevabı vermişti:
“Tesadüf bilinçaltımızdır.”
Tesadüf dediğimiz, hayatımızın beklemedik, tahmin edilmedik olaylara ve insanlara olan kesişmelerine bize bilinçaltımızın hazırlayıp sürüklediğini, bilinçaltımızda öyle biz hazırlık olmasa rastladığımız olayların ve insanların yanından, onları fark etmeden geçip gidebileceğimizi düşünüyordu.
Bazen kaderimizi belirleyen tesadüfler aslında bizim bulmak istediğimiz ama bunun farkında olmadığımız olaylar ve insanlardı.
Tesadüfleri,onları çok yadırgamadan hayatımıza almamız, onları kendi geleceğimize katmamız, onları zaten istememizdendi. ''
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Öne Çıkan Yayın
Hayat Felsefesi Yapılabilecek Sözler
''new york, california'dan üç saat uzakta ama bu california'yı yavaş kılmaz. kimisi 22 yaşında mezun olur ama iyi bir iş bu...
-
"el ele yürümek- bunu yapabilecek miyiz?" diye sormak istemiştim sana: - herhalde -galiba kemal demirel'den yıllar önce işitt...
-
Bu eylemin ucu bucağı yok arkadaşlar. tam yatağa yatılır uykuya hazırlanırken bir konu gelir akla. hey lanet olası pislik gelme dediyseniz d...
-
‘’Hangi dilden olursa, bir şarkı isterim. İçimde kırık dökük besteler dolaşır. Kalbim avucumdadır artık, bir sahilden sesler gelir, kaybolu...